Her gün çay ve kahve içenlere can sıkan haber

Günlük hayatın vazgeçilmez içecekleri çay ve kahvenin beklenmedik sonuçları olabilir. Uzmanlar, her gün düzenli olarak çay ve kahve tüketmenin, hiç tahmin edemeyeceğiniz boyutta bir sağlık sorununa yol açabileceğini belirtiyor. Peki, bu popüler içecekler sağlığı nasıl etkiliyor? İşte sizi şaşırtacak detaylar…

Günlük hayatın vazgeçilmezleri arasında yer alan çay ve kahve sağlık için beklenmedik bir tehlikenin kapısını aralayabilir. Uzmanlar, bu çok tüketilen içeceklerin aşırı tüketiminin ciddi bir sağlık sorununa yol açabileceğini belirtiyor. Peki, bu içecekler sağlığımızı nasıl tehdit ediyor? Merak edilen tüm detaylar haberimizde…

İLGİLİ HABER Canan Karatay’dan 7000 yıllık doğal ilaç önerisi! Birkaç damlasıyla bile tam bir şifa deposu

Günlük hayatın vazgeçilmez içecekleri çay ve kahvenin beklenmedik sonuçları olabilir. Uzmanlar, her gün düzenli olarak çay ve kahve tüketmenin, hiç tahmin edemeyeceğiniz boyutta bir sağlık sorununa yol açabileceğini belirtiyor. Peki, bu popüler içecekler sağlığı nasıl etkiliyor? İşte sizi şaşırtacak detaylar...

Çay ve Kahve Reflü Hastalarına Zarar Verir Mi? 

Gastroözofagial reflü hastalığı (GERD), mide asidinin yemek borusuna geri kaçması sonucu ortaya çıkan sindirim sistemi rahatsızlığıdır. Bu durum, özofajit, göğüs ağrısı, yanma hissi ve yutma güçlüğü gibi şikayetlere neden olabilir.

Medicana Konya Hastanesi Gastroenteroloji Uzmanı Doç. Dr. Bilal Toka’ya göre, çay ve kahve gibi popüler içeceklerin GERD üzerindeki etkileri hala tartışma konusudur. Çay ve kahvenin reflü semptomlarını tetikleyebileceği yönünde çeşitli araştırmalar bulunuyor.

Reflü hastaları için çay ve kahve tüketimi oldukça önemli. Fazla çay ve kahve içmek, hastalığın belirtilerini daha da kötüleştirebiliyor. Özellikle tedavi sürecinde bu içeceklerden uzak durmak, şikayetlerin azalmasına yardımcı oluyor. Yanlış beslenme de reflüyü tetikleyen önemli bir faktör. Reflü hastalığında birden fazla belirti bir arada görülebiliyor.

Reflü, genellikle yemek yedikten sonra ortaya çıkan bir hastalık olarak belirtiliyor. Midedeki asit miktarı, bu hastalığı doğrudan etkiliyor. Reflü, mide ekşimesi, göğüs yanması ve öksürük gibi şikayetlere neden olabilir. Hatta bazı durumlarda kronik sinüzit ve astım gibi başka hastalıklara da yol açabilir. Reflü hastalarının, kahve, çay, soğan, turşu gibi asitli ve baharatlı yiyeceklerden ve içeceklerden uzak durmaları öneriliyor.

Aç Karnına Çay ve Kahve Tüketmenin Zararları 

Gastroenteroloji Uzmanı Doç. Dr. Bilal Toka, çay ve kahve tüketiminin reflü hastaları için önemli bir risk faktörü olduğunu belirtti. Özellikle aç karnına tüketilen çay ve kahvenin, reflü semptomlarını şiddetlendirebileceği konusunda uyarıda bulundu.

Bilal Toka, Toka, çay ve kahvenin türünün ve hazırlanış şeklinin de reflü üzerindeki etkilerini değiştirebileceğini vurguladı. Kafeinsiz veya düşük kafeinli çaylar ve açık renkli kahveler tercih edilmesi gerektiğini ifade etti.

Bilal Toka’nın açıklamalarına göre çay ve kahve, demleme süresi ve türüne göre farklı miktarlarda kafein ve asit içeriyor. Uzun süre demlenen çaylar ve koyu renkli kahveler, mideyi daha çok tahriş edebiliyor. Bu nedenle, reflü sorunları yaşayan kişiler, daha hafif çayları tercih etmeli ve kahvelerine süt ekleyerek asitliğini azaltabilirler. Şeker ve krema gibi eklemeler ise durumunu daha da kötüleştirebiliyor.

Toka, Türk kahvesi gibi koyu ve telveli kahvelerin reflü sorunlarını daha da kötüleştirebileceğini belirtiyor. Bunun yanı sıra yemeklerle birlikte çay ve kahve tüketmek, aç karnına tüketmekten daha iyi olduğuna dikkat çekiyor. 

Öte yandan tedavi sürecine dair de Bilal Toka’nın önemli açıklamaları bulunuyor. Toka, Reflü tedavisinde ilaçlar, yaşam tarzı değişiklikleri ve cerrahi gibi farklı yöntemler kullanıldığını ve son yıllarda geliştirilen endoskopik yöntemler, daha kısa sürede ve daha az riskle reflüye neden olan sorunları düzeltebildiği belirtiyor.

Endoskopik sütür yerleştirme, argon veya radyofrekans ablasyonu gibi yöntemler, gastroözofagial reflü hastalığı (GERD) tedavisinde kullanılan minimal invaziv cerrahi teknikler olduğuna dikkat çeken Toka, bu yöntemlerin alt özofageal sfinkterin basıncını artırarak mide içeriğinin yemek borusuna reflüsünü önlediğini belirtiyor. GERD hastaları, bu yöntemlerle kısa sürede semptom kontrolü sağlayabilir ve yaşam kalitelerini artırabildiğine dikkat çekiyor.